İŞİD TÜRKİYE'DE NASIL TABAN BULUYOR?

Bu soru, bundan önce ki yazımızın son cümlesi idi ve bu olgunun derinlemesine araştırılması gerektiğini de eklemiştim

Bu soru, bundan önce ki yazımızın son cümlesi idi ve bu olgunun derinlemesine araştırılması gerektiğini de eklemiştim.

Türkiye’nin Demokratik hayata geçişinden itibaren, bazı art niyetli kişiler ve gruplar, sorumsuz siyasiler, gayri memnunlar, içerideki ihanet şebekeleri, Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyeti hazmedemeyenler, Milletimizin sosyal dokusunu parçalamak için adeta yarışa girmişlerdir…
Anadolu da baş gösteren yoksulluktan dolayı, büyük şehirlere doğru hızlı göç dalgalarından dolayı, taşların yerinden oynaması ile Sosyal doku parçalara ayrılmış. Pusuda bekleyen, sermaye ve savaş baronları; İstedikleri ortamı bolmuş, kullanabilecekleri  piyonlarla  sıkı bir işbirliğine girerek; Bu gün ki ortamı hazırlamışlardır…
Kültürel farklılıkların zenginlik olması gerekirken, bazı sorumsuz siyasetçiler bu farklılıkları kullanarak, huzur ortamını bozmuşlarıdır…
Hayatın yaşanması gereken bir olgu değil de, yaşamak için savaşmak olduğu,  İnsani ve ahlaki kuralların tersine çevrilmesi,  toplumun değer yargıları değişerek, bencillik, kurnazlık, kural tanımazlık gibi tavırların erdem sayılmaya başlaması, sosyal bünye de tahribata neden olmuştur…
Aniden edinilen zenginlikler, itibarlı insanların yoksullukla birlikte düşen itibarları, emek vermeden, çalışmadan zengin olma hevesleri, genç nesillerin iki kültür arasında bocalarken yaşadıkları hazımsızlıktan kaynaklanan kimlik  aramaları, bu gençlerin kendilerini ifade edebilmek için, terör dâhil, uyuşturucu, Vandalizm gibi şeylere meyletmeleri, bazılarının da FETÖ, İŞİD, EL KAİDE ve benzeri grupların ağına düşmeleri “ Küresel terör şebekelerinin” tuzağına düşmelerini kolaylaştırmıştır…
İŞİD denen terör örgütünün kimler tarafından kurulduğunu, kimler tarafından beslendiğini, bundan önceki yazımızda izah etmeye çalıştık.
Bazı siyasilerin hizmetinde çalışan sözde “İlahiyatçılar” Yurt içinde ve Yurt dışında, Müslüman Türk Milletine;  Diyanet işleri Başkanlığı İmamlarının ardında namaz kılınmaz, onlar küfür düzeninin imamları faizli paralardan maaş alıp haramla besleniyorlar diye fetvalar verdiler.
Diyanet’in takvimine göre değil, Suudi Arabistan’ın takvimine göre Oruc’a başlayıp Bayram yapıyorlardı. 1980 li Yıllarda  Tarikat ve Cemaatler arasındaki rekabet daha da keskinleşerek, acımasız muhalefete dönüştü.
Ayrışma, bölünme, zıtlaşma, kin ve nefret duyguları alabildiğine yükseldi.  Bu karmaşa da “küresel sermaye ve terör şebekeleri” ortamdan faydalanarak Ülkemizdeki Maşalarını devreye soktular…
Bir taraftan da “Atatürk düşmanlığı” hortlatıldı…

 

Atatürk İslam düşmanı, Deccal, Ülkeyi düşman işgalinden kurtarmamış, İngilizlerle işbirliği yapmış, hain, Beton Kemal, Lat ve Uzza gibi şirkin sembolü, Laiklik Dinsizliktir, Demokrasi şirk ve küfür rejimi dir, Demokrasiye inanmak Allah’ın hakimiyetine inanmamaktır, Batılılaşmak gavurlaşmaktır şeklindeki sözler her gün yazılıp Mescitlerde vaaz şeklinde söyleniyordu…
Sadece bunlar mı? Hayır; Akrabalar, yaşam ve düşünce farklılıklarından dolayı bir birilerinin  nişan ve Düğünlerine katılmıyorlardı. Başta Avrupa Ülkelerindeki vatandaşlarımız olmak üzere, İnsanlardan; Faizsiz kazanç, kar payı gibi ekonomik tabirlerle, Milyonlarca Mark ve diğer Paraları, basit bir makbuz karşılığında alıp zimmetlerine geçirdiler…
Ne yazık ki Güzel ülkemiz her türlü yolsuzluğun, yozlaşmanın, bozulmuşluğun, İstismarın merkezi haline geldi… Böyle bir ortamda İŞİD gibi FETÖ gibi örgütlerin zemin bulması  zor değildir.
Turan SATILMIŞ

Edebiyat Fetö geyve gundem İŞİD Lat Uzza