van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

Cuma Hutbesi-İslam'da Tesettür ve Hayâ

Tesettür: Lügat(Sözlük)manası itibariyle bir şeyi örtmek, kapatmak, gizlemek manalarına gelir

11 Mayıs 2018 - 14:44









Tesettür: Lügat(Sözlük)manası itibariyle bir şeyi örtmek, kapatmak, gizlemek manalarına gelir. Istılahtaki manası ise mahreminden başkalarının görmemesi gerekli olan azaların örtülmesi manasına gelir.
Allahü Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de; “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımlar müstesna olmak üzere(yüz, ellerin içi ve ayakların alt kısmı) ziynetlerini teşhir etmesinler. "

“Burada ziynet iki manada kullanılmıştır. 1- Görünen ziynetlerdir ki bunlar; boğazına taktığı altın veya gerdanlık türevi, kulağındaki küpeler ve koluna taktığı bilezik ve parmağına taktığı yüzük.

2- Görünmeyen ziynetleridir ki; mutlaka görünmemesi gerekir, bu da bedenidir.) Gizlemekte oldukları ziynetler anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar(Dikkatlerini üzerlerine çekecek şekilde yürümesinler.” Burada hanımların taktığı; Gerdanlık, yüzük, küpe, bilezik vesaire ziynet olarak kastedilmekte ise de giymiş olduğu elbise de ziynettir.

Onun için bilhassa bayanlar vücut hatlarını belli edecek dar elbiseler giymemesi gerekir.

Alel Mezahib-i Erbaa(Dört Mezhebe)göre; erkeklerin avret mahalli Hanefi ekolüne göre; göbekten diz kapağı altına kadar olan mahaldir. Şafii ekolüne göre ise; göbekten diz kapağı üstüne kadar olan mahaldir. Maliki ekolüne göre ise; tenasül organı ve dübürün halakası’dır. Yani bugünkü deyimle Maliki ekolünde olan erkekler slip mayo ile gezebilir.

Hanımların ise; yukarıda da beyan ettiğimiz gibi yüz, eller ve ayak tabanları dışında kalan yerleri avret mahalli olup diğer yerlerin mutlaka setredilmesi gerekir.

Cahiliye döneminde alınıp satılabilen köle ve cariyeler; hür yani evli olan kadınlara göre daha değişik giyinirlerdi. Mesela başları açık, sırtı görülebilecek ve sinesi görülebilecek şekilde etekleri ve kolları kısa elbiseler giyerlerdi. Zira pazara çıkarıldıkları zaman satın almağa gelen kişi onun vücudunda kusur olup olmadığını görmesi gerekirdi.

Hür kadınlar ise evli olan hanımlardı ki onlar tamamen tesettürlü yani örtülü idi. Ha keza Yahudilik ve Hristiyanlık dininde de örtünme vardır. Eski Batı(Western) filmlerinde de izleyenler bilirler kadınlar tamamen örtülü idi.

Yahudilik dininde de örtünme vardır. Dünyada ençok peruk satılan ülke İsrail’dir. Zira Musevilik’te yani Yahudi dininde hanımların başlarını örtme mecburiyeti vardır. Dindar olan Yahudiyye hanımlar peruk takarak bu emri bir nebze de olsa yerine getirmeğe çalışırlar. Lakin İslam dininin aksine Yahudilikte kadınlar; toplu yapılan ibadetlere katılsalar bile cemaatten sayılmazlar. İsevilerde yani Hristiyanlıkta da buna benzer emirlere İncil’de rastlanır. Paulus’(Pavlus)un Korintoslulara yazdığı birinci mektubunda, dua ederken kadınların saçlarını örtmeleri veya toptan kesmeleri emr olunur. Bu sebepten dolayıdır ki tarih boyunca Hristiyan kadınları başlarını hep örtmüşlerdir.

Bir Hristiyan kadının başı açık gezmesi toplu yerlerde baş açık oturması ayıp karşılanırdı. Hatta İsevi(Hristiyan)memleketlerde bilhassa köy yerleşim yerlerinde başı açık kadına rastlamak hemen hemen imkânsızdır. Ancak son zamanlarda başörtüsünün yerini başı iyice kapatan bone ve şapkalar aldı. Ha keza Osmanlı döneminde Rum, Ermeni ve Yahudi(Musevi)kadınları da Müslüman hanımlar gibi örtülü gezerlerdi.

Tevrat, ayrıca kadınların erkek ve erkeklerinde kadın elbisesi giymesini yasaklar.

Bir Hadis-i Şerif’te Resulüllah (S.A.V.)şöyle buyuruyor: “Erkeklerden kendilerini kadına benzetenler, kadınlardan kendilerini erkeklere benzetenler Cehennem’dedir.”

Çarşaf İstanbul’a; Osmanlı dönemi Sultan Hamid zamanında Şam valisi Suphi Paşa’nın Hanımları tarafından getirildi. (Suphi Paşa: Meşhur Cumhuriyet idooloğu Hamdullah Suphi Tanrıöver’in babasıdır.)

Çarşaf ekonomikliği ve pratik oluşu nedeniyle hemen moda oldu. O dönemlerde hükümet asayiş nedeniyle neler yaptıysa bir türlü çarşaf giymenin önüne geçemedi. Ancak çarşaflı kadınlar saraya alınmazdı.

Önceleri siyah ipekten olan çarşaflar daha sonraları rengârenk oldu. Çizgili, kareli, nuare desenli çarşaflar moda oldu. Hanımlar bu kıyafetle de şık olmayı başardı. Cumhuriyet döneminden sonra ise kılık kıyafet devriminden sonra kıyafet serbestîsi gelince kadınların bazıları Avrupalılar gibi giyinmeğe başladı.

Bir müddet çarşafla gezen muhafazakâr kitlenin bir kısmı manto ve eşarbı tercih etti. Ülkemizde Erzurum yöresinde Ehram, Konya yöresinde Şalvar-atkı, Trabzon ve Rize’de peştamal, makaslı keşan,  Diyarbakır’da car, Bursa’da Ferace(Muhacirlerde), Adapazarı ve yöresine gelen Saray-Bosna Muhacirlerinde(Boşnak)Peçeli çarşaf giyilmeğe devam edildi.

Bütün bu anlattıklarımız muvacehesinde İSLAM DİNİ belirli bir kıyafet emretmemiş olmakla beraber vücut hatlarını belli etmeyecek bir giysi ile örtülmesini emr etmiştir.

Sonuç olarak gece kıyafeti gibi giysilerle sokakta dolaşılmaz. Hele hele üzerinde hiç elbise yokmuş gibi üryan(çıplak) bir vaziyette dolaşmak abesle iştigal etmekten başka bir şey değildir.

Mustafa Hamdullah ERGİN
hamdullahergin@gmail.com
GEYVE GÜNDEM

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum