Ali Çetinkaya

Ali Çetinkaya

alicetinkaya@geyvegundem.com

Doğançay'ın çınarları

11 Eylül 2021 - 02:32

DOĞANÇAY IN  ÇINARLARI

    …”Geyve Boğazı na varırken sağda,
     Heybetli kayalar, bulutlar arasında
     Bir köy gözünüze iliştirmiştir.
     Gün ağartır, tren yavaşlar, pencerelerden
    İnsanı mis gibi bir ekmek kokusu alır.
    Sanırım bütün dünyada bahar,
    Her yerden evvel bu köye gelir.” (Turgut Uyar)

   
     Artık tren yavaşlamıyor, o mis gibi ekmek kokusunu duyamıyorsunuz. Her yerden evvel baharın gelişini de göremeden geçip gidiyorsunuz Doğançay'dan. İstasyondaki çınarların da bir kaçı kaldı yerinde. Yol boyunca iki yanda uzayıp giden, kurban edildi, bir HES'e, bir Hızlı tren hattına, biraz da su dolum tesislerine rahat yanaşamayan rahat dönemeyen kamyonlara.
     Oysa geçmişte çınar ağaçları Türklerin sembolü olmuştu. Bakın Bursa'ya, hala Yıldırım Bayazıt zamanından kalma çınarlar tarihe meydan okuyor, kimi koğuk kimi biraz yorgun olsa da. Ama Doğançay'da elde kalan birkaç çınar yasta.
     1892'de İzmit-Eskişehir demiryolu hattı tamamlanınca toprakla buluştular. İstasyon boyunca ulu birer ağaç oldular, abideleştiler. Ne ayrılıklara, ne kavuşmalara şahitlik ettiler. Kim bilir ne aşkları, ne buluşmaları sır gibi gizleyerek bu günlere gelmiştiler.
    Güzellik dağıtmada çok cömerttiler. Gelinler, güveyler düğün fotoğraflarını burada çektirdiler. Şarkılar en güzel kliplerine burada kavuştular. Artık o çınarlar yok. Kimi kurudu, kimi hastalandı ve kestiler. Benim bir hayalimi de yanlarında alıp götürdüler.
     Bir hayalim vardı benim. Bu ulu çınarların her birinin dibine,  bu vatan bu millet için canını feda etmiş, kanını dökmüş İstiklal Savaşı  kahramanlarının her birinin bir büstünü, her bir çınarın dibine dikip, insanımıza orada ulu çınarlar gibi kalbimizde yer tutan bu kahramanları burada tanıtmak. Çocuklarımızı alıp onlara "Bak evladım bu Hasan Tahsin, düşmana ilk kurşunu atıyor"  diyerek  başlayan cümlelerle. Aslan yürekli Ali Şamil'i boyundan büyük tüfekle cepheden cepheye koşarken bu çınarların dibinde dikilmiş büstleri çocuklarımıza boydan boya gezdirip, kahraman atalarımızı burada tanımalarını çok isterdim. Olmadı.
     Ege'de Efeleri düşmana kurşun sıkarken, Kılavuz Hatice'yi düşmana yanlış yol gösterip tuzağa çekerken, İpsiz Recep'i düşmanı Sakarya nehrinin doğusuna geçirmezken, Halit Molla'yı Adapazarı'nı işgalden kurtarıp, Orhan Camii'nde işgalde düşmanın izin vermediği ezanı okurken, çocuklarımıza orada anlatıp öğretmek isterdim.
    Topal Osman'ı gönüllü Giresun Alayı'nın başında, Karayılan'ı, Şahin Bey'i Antep savunmasında, Sütçü İmam'ı, kadınlarımıza sarkıntılık eden Fransız askerinin kafasına kurşun sıkarken, bu çınarların altında, her bir çınarın dibinde birer büstleri olsun diye bir hayalim vardı, olmadı. Çınarlarla birlikte benim hayallerim de yok olup gitti.
    Albay Reşat'ı Çiğiltepe'yi savunurken, Eskişehirli Süvari Yakup Çavuş'u  düşmanla vuruşurken, Geyveli Şehit Çoban'ı düşmanı korkuturken, Kara Fatma'yı 9 Eylül'de İzmir- Karşıyaka'ya girerken siyah bir atın sırtında, siyah tüfeğiyle ve o esmer güzelliğiyle,  İzmir'e ilk giren Süvari Yüzbaşı Şerafettin'i de İzmir'de bayrağı asarken yapılmış büstlerini bu çınarların altında tanıtmak, anlatmak isterdim çocuklarımıza. Olmadı. Kıymetbilmezlik, açgözlülük, vefasızlık baskın geldi. Bizim de içimizde bir sızı, bir acı kaldı.
 
 “Şimdi içimde acıyla yürüyorum rayları,
   Çoktandır uğramadığım bu yerden,
   Yorulsam da bir daha binmem o trenlere, 
   Kimse karşılamasın bu istasyonda beni.”

Ali ÇETİNKAYA  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum