van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

İlk Kurşun ve Üç Kılıç

Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı

17 Ocak 2016 - 23:03
Birinci Dünya Savaşı sona ermiş, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalanmıştı. Antlaşmanın şartları çok ağırdı. Antlaşmanın 7. Maddesine dayandırılarak vatan toprakları bir bir işgal ediliyordu. Bu madde şöyle diyordu; “İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.”

Fransızlar himayelerine aldıkları Ermenilerle birlikte Hatay Dörtyol’u 11 Aralık 1918’de işgal ettiler. İşgal sırasında Türk nüfusa büyük baskı ve zulüm uyguladılar. Yapılan baskı ve zulümlere dayanamayan Mehmet Çavuş (Mehmet Kara) Ermeni ve Fransızlarla kavgaya girer. Kavga sonucunda Karakese Köyüne kaçar.

12540227_973845942676652_685298143_nMehmet Çavuş’u yakalamak isteyen Ermeni ve Fransızlar, köye girişte organize olmuş bir silahlı direnişle karşılaşırlar. Bu drenişi düzenleyen de, düşmana ilk kurşunu sıkan da Mehmet Çavuş’tur. Çıkan çatışmada Mehmet Çavuş ve Karakese Köylüleri 15 Fransız askerini öldürmüşlerdir.

15 Mayıs 1919’da sabah saat 10’da Yunan zırhlıları İzmir Körfezindedir. İşgal Ordusu bir yolcu gemisinden adeta turist gibi İzmir’e çıkmışlardır. İzmir Metropoliti Hrisostomas Yunan Komutanın önüne gelir, komutanın çizmelerini ve Yunan Bayrağını öper ve haçını havaya kaldırarak vaaz verir. “Evlatlarım. Bugün İsa’nın en büyük mucizesini göstermiş oluyorsunuz. Ne kadar Türk kanı içerseniz O kadar sevaba gireceksiniz. Azizler arkanızda” demiştir.

O sırada genç bir adam fırladı ortaya. Elinde tabancası “ Olamaz, böyle güle oynaya giremezler” diye bağırdı. Bastı tetiğe peş peşe. İşgal kuvvetlerinin .... elinde üç metre sancağıyla atının sırtından devrildi yere. Önce panikledi Yunanlılar. Sonra baktılar ki tek kişi. Sardılar çevresini, süngülediler Hasan Tahsin’i. Önce göğsünden, sonra neresine gelirse oradan.. Hasan Tahsin şehit oldu.

Bu kargaşada panikleyip kaçmaya çalışan kalabalığa ateş açtı Yunanlılar. Altmış kişiyi oracıkta öldürdüler. Binaların içine sıuğınan Türk subayları topladılar, hepsini itip kaktılar. Kimini orada şehit ettiler, kimini gemilere götürdüler.Türk askerleri kışlalarından çıkarılıyor, üzerlerinde ne varsa tek tek alınıyordu. Subaylarımıza ve askerlerimize zorla “Zito Venizelos” şeklinde bağırmaları isteniyordu. Subaylarımızdan Süleyman Fethi Bey bunu kabul etmediği için süngülenerek şehit edilmiştir.

İzmir’de Yunana ilk kurşun da böyle atılmıştır. Yerli Rumların Yunan bayraklarını sallayıp, alkışlamaları eşliğinde Yunanlılar, İzmir’in her tarafında kıydılar bir çok cana. Bir gün sonra Mustafa Kemal Paşa Bandırma Vapuruyla Samsun’a yola çıktı. 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun Limanından;

Bir gemi yanaştı Samsun’a, sabaha karşı

Selam durdu kayığı, çaparı, tarlası

Selam durdu tayfası..

Çekti kılıcını Mustafa Kemal Samsundan, düşmanın cümlesine.. Havza, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’da açıldı Büyük Millet Meclisi. Millet verdi kararını, “Savaşmadan ölmeyeceğiz.”

“Kara günler gene gelip çattı

O zaman da ihanet vardı

Şimdi de

Korkuya yer yok

Yılgınlık hiç gerekmez

Sonunda Uluş dağına çıkılacak

Ve yine bir ateş yakılacak

Savaşmadan ölmeyeceğiz.

Kısacası, Dörtyol’da Mehmet Çavuşun, İzmir’de Hasan Tahsin’in attığı kurşunlar ne ilk ne de sondu.

ÜÇ KILIÇ

Kurtuluş Savaşında 22gün, 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi kazanılınca, bütün yurtta zafer büyük coşkuyla karşılanmıştı. Bu coşku Anadolu ile sınırlı kalmadı. Türk İslam dünyası da bu zaferi büyük bir sevinçle karşıladı. Hindistan, Pakistan, İran ve daha birçok Türk topluluklarından Büyük Millet Meclisine ve Gazi Mustafa Kemal Paşaya heyetler ve mektuplar gönderilerek, sevinç ve coşkuları dile getiriliyordu.

12571403_973845889343324_675309489_nAynı sevinç ve coşku 6 Ekim 1920’de Bolşevik İhtilali boşluğunda kurulmuş olan Buhara Cumhuriyeti’nde de vardı. Buhara Cumhuriyeti de diğer Türk toplulukları gibi Kurtuluş Savaşımıza destek vermiştir. Türkiye’ye bir heyet gönderdiler. İki kişiydiler heyette. Biri elçi Recep Bey, diğeri de Maslahatgüzar Naziri Bey.

Zor bir yolculuktu. Gelirken eli boş da gelmediler. Bir Kuranı Kerim, değerli halılar, astragan deriler, kalpaklar getirmişlerdi.

Bir de üç tane altın kılıç.. Çok göz alıcı olan bu kılıçlar değerli taşlarla süslenmişti. Kılıçların birisi Mustafa Kemal Paşaya getirilmişti, biri de İsmet Paşaya. Diğeri İzmir’e ilk giren Komutana verilmek üzere yani İzmir Fatihine verilmek üzere. Ve kılıç İzmir’in Yunan işgalinden kurtuluşunu bekledi.

Ve 9 Eylül günü düşmanla çarpışa çarpışa İzmir’e giren Türk Süvarisi Şerafettin yaralanmıştı düşman kurşunuyla. İzmir’e birliğin başına girdi.

O gün İzmir’i görmeliydiniz, yanıyordu her yanı. Denize atlayan Rumlar, kayıklar, kaçışanlar, boğulanlar.. Ve Yunan ordusunu karşılayan Papaz Hrisostomos’u da yakaladılar. İzmir Konak Meydanında ihanetin bedelini ağır ödedi. Linç edilerek öldürüldü. Papanın baş kilisesi Aya Fotini top ateşiyle yok edildi. Sonra Yüzbaşı Şerafettin hükümet konağındaki Yunan bayrağını indirdi. Göğsünden Türk bayrağını çıkardı. Bir tarafı yarasından sızan kandan kanlanmıştı. O bayrağı göndere çekti.

Üçüncü kılıç daha sonra Yüzbaşı Şerafettin’e törenle verildi.

Bu büyük zafer, Hasan Tahsinler, Mehmet Çavuşlar, Kara Yılanlar, Sütçü İmamlar, Kambur Kerimler, Sakaryalı Mehmet Çavuşlar, Arheveli İsmailler, Halide Edipler, Karatepeli Haliller, Nefer Şabanlar gibi daha nice adı duyulmamış kahramanlarla kazanıldı.

“Üçümüzü uykuda kesti kesti kafir,

Kurşuna dizdi ikimizi

Şimdi üçümüz

Abdullah ve Osman ve Abdülkadir

Taşları yan yana yatar Eyüp’te

Arama bulamazsın ikimizin kabrini

Belki Maşrikte, belki Mağripte

Biz de bilemeyiz yerini.”

Vatanın her yerinde kan döktünüz, can verdiniz. Savaşmadan ölmediniz. Ruhunuz şad olsun. Size minnettarız.

 

 

Ali ÇETİNKAYA

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum