van escort,
diyarbakır escort,
hatay escort,
iskenderun escort

Prof.Dr. Nazif Gürdoğan'ın Kaleminden Sezai Karakoç

SİYAH GÜLLER AK GÜLLER GEYVE’NİN GÜLLERİ Soğuk Savaş”ın büyük bir hız kazandığı yıllarda, Sağ ve Sol çatışmaları, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır

Prof.Dr. Nazif Gürdoğan'ın Kaleminden Sezai Karakoç
08 Kasım 2018 - 14:50
SİYAH GÜLLER AK GÜLLER GEYVE’NİN GÜLLERİ

Soğuk Savaş”ın büyük bir hız kazandığı yıllarda, Sağ ve Sol çatışmaları, bulaşıcı bir hastalık gibi, bütün dünyaya yayılmıştır. Amerika ile Rusya arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel yarışın doruk noktasına çıktığı bir dönemde, Anadolu”nun bin yıllık tarihiyle yoğrulmuş bir kuşak, Türkiye’nin geleceğini Batı’nın seküler kültüründen daha çok Doğu’nun kutsal kültüründe aramıştır. Onlar bütün insanlığın düşünce ve eylem birikiminin, kutsal kitaplara dayandığını bilen bir kuşaktır.

Türkiye”yi dönüştüren kuşağın öncüleri, kutsal kitapların evrensel değerlerine sarılarak, bütün dünyaya “Bahçe biziz, gül bizdedir” diyen şairler olmuştur. Kutsal kitaplardan kaynaklanan kültürde, gül güzelliğin, zenginliğin, iyiliğin, merhametin ve sevginin evrensel simgesidir. Şairler güzelliğin simgesi gülle, güzelliği ararlar. Hayatını güzelliği aramaya adamış düşünürlerin başında “Gül Muştusu” ve “Monna Rosa”nın şairi Sezai Karakoç gelir. O hayatı yaşanır kılacak güzelliğin, şiirini yakalamış şairdir.

Geyve adının geçtiği her yerde akla, Karakoç”un “Mona Rosa” şiirinin ilk yayınlanışındaki, ilk dizeleri gelir: “Mona Rosa siyah güller, ak güller/Geyve”nin gülleri ve beyaz yatak/Kanadı kırık kuş merhamet ister.” Karakoç yanlış yorumlara yol açmamak için, yeni baskıda Geyve”yi, gül kenti Gülce”ye dönüştürmüştür.
Göynük, Taraklı, Geyve, Alifuatpaşa, Doğançay ve Pamukova Orta Anadolu”yu Marmara ve Karadeniz”e bağlayan Sakarya vadisinde, değişik meyvaları ve gülleriyle ünlü yerleşim alanlarıdır.

Yedi bölgesiyle Anadolu, tarih boyunca, Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu gibi, Avrupa”nın seküler kültürü ile Asya”nın kutsal kültürünün hesaplaştığı coğrafyaların odak noktasını oluşturmuştur. Anadolu, bütün güzelliklerin kendisinde dile geldiği, binbir çeşit gülün anavatanıdır. Gül yetiştirmesini bilen Anadolu, şair yetiştirmesini de bilmiştir.

Gül, güzelliği arayan şairlerin dünyasında, vazgeçilmez bir yer tutar. Ümmi Sinan”ın çok sevilen şiirinde olduğu gibi, Anadolu”nun her yerleşim yerinin “Asmasında gül dalları”, “Kovanında gül balları” ve “Ağacında gül halleri” vardır. Anadolu”da “Gül olanın aslı güldür” ve kutsal kültürün zirvesi “Peygamberin nesli güldür”. Gül, güzel insanların aynasıdır. Gülün güzelliği, insanların yüzüne yansır. Gönlü zengin olanların, yüzleri aydınlık olur.

Hayata kutsal kültürün penceresinden bakan şairler, Anadolu’nun düşünce ve eylem dünyasına yeni açılımlar kazandırmışlardır. Ümmi Sinan”ın gördüğü gibi, onların “Gülden değirmeni döner”, o değirmende gül öğütülür, değirmenin “Akar suyu döner çarkı” ve “Bendi pınarı güldür gül”dür.

Toplumsal hayatın vazgeçilmez iki alanı olan “pazar mekanizması” ve “demokratik mekanizma”, kutsal kültürün zamanla değişmeyen ilkelerini, gözardı ederlerse, “gül” medeniyetini, “kan” medeniyetine dönüştürürler.

Dünyada gülün rengini unutanlar, kanın rengine boyanırlar.

Savaşlar kan dökerek değil, gül yetiştirerek önlenir.

Edebiyatçılar gül yetiştiren bahçıvanlardır.

Mustafa Hamdullah ERGİN
GEYVE GÜNDEM

szk

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum