BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE ÇANAKKALE SAVAŞI ve ÇANAKKALE'DE ŞEHİT OLAN GEYVELİLERİN İSİMLERİ (Yazı: Yavuz ŞENGÜL)
“Gerçeği tüm açıklığıyla size bildirmek istiyorum
“Gerçeği tüm açıklığıyla size bildirmek istiyorum. O da çok cesur muharebe eden ve iyi sevk ve idare edilen Türk Ordusu’nun karşısında bulunduğumuzdur.” General Hamilton
Dünyadaki en küçük yarımadalardan biri olan Gelibolu, 1915–1916 yılları arasında dünya tarihinin en büyük savaşlarından birine sahne olmuştur. Deli dolu rüzgârların estiği bu güzel vatan toprağında, birdenbire ortaya çıkan büyük bir kasırga ortalığı kasıp kavurmuştur. Bu kasırganın adı Çanakkale Savaşı’ydı… Nice canların yittiği, nice kanların dere olup aktığı, nice anaların evlatlarından, nice evlatların babalarından ve nice gelinlik kızların yavuklularından ümitlerini kestiği bu toprak parçasında; yokluk varlığı, cesaret bileği, et ve kemik demir ve çeliği dize getirmiştir. Ve bu yurdun Mehmetleri; aynı bayrakları gibi kıpkızıl olmuş bu mübarek topraklarda Türk milletine; sonsuza kadar büyük bir gurur ve övünç duyacağı eşsiz bir vecize, ulu bir zafer ve kutlu bir destan armağan etmişlerdir. Haklı gururun adı kısacık “Çanakkale Geçilmez!” vecizesi, zaferin adı “Çanakkale Zaferi” ve destanın adı da “Çanakkale Destanı”dır.
Adına Çanakkale denilen bu mahşerde; karşımıza çıkanlar sadece İngiliz, Fransız ve Avustralyalılardan ibaret değildi. Mehmet Akif’in dediği gibi “Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...” maalesef hepsi buradaydılar. Hatta Yahudi’si, Rus’u, Yunanlısı bile…
Haydi, şimdi bir zaman yolculuğuna çıkalım ve rotamızı kan ve barut kokan top gürlemeleri, kurşun vızıltıları, hurra naraları ve tekbir nidaları arasında Gelibolu topraklarına çevirelim.
Çanakkale’de Yahudiler:
M.Ö. 993 yılında, Hazreti Davut tarafından fethedilerek, İsrail Krallığının başkenti yapılan Kudüs; bazı kesintilere uğrasa da M.S. 70 yılına kadar Yahudilerin elinde kaldı. İsa’dan sonra 70 yılında İmparator Titus komutasındaki Roma ordusu Kudüs’e girdi ve Yahudi ordusunu yok etti. Yahudileri de şehirden çıkardı. O tarihten, 23 Mart 1915 tarihine kadar geçen tam 1845 yıl boyunca, bir daha Yahudi ordusundan ve Yahudi askerinden söz edilmedi.
Yahudilerin “arzı mevud” davasını bilmeyen yoktur. 1896 yılında yazmış olduğu, "Yahudi Devleti” adlı eseri ile ünlenen Dünya Siyonist Örgütü’nün kurucusu Theodore Herzl tarafından; Yahudiler'in Filistin'e, yani vaat edilmiş topraklara dönebilmeleri için bir çalışma başlatıldı. Yahudi Herzl; çok cazip teklifler sunarak Sultan Abdülhamit’ten Filistin'deki topraklardan bir kısmını satın almaya çalıştı. Sultan Abdülhamit’ten ret cevabı alınca Herzl İngilizlere yanaşarak Osmanlı aleyhine casusluk yapmaya başladılar. Osmanlı Devleti bu faaliyetleri deşifre edip engellemeye ve cezalandırmaya kalkınca da İngilizler, bu Yahudiler için Mısır'da kamplar oluşturdular. İşte bu kamplardaki gönüllülerden, Türk cephelerinde kullanılmak üzere bir katır ulaştırma birliği teşkil edildi. 23 Mart 1915’te faaliyete geçen birliğin adı "Asuri Yahudi Mülteci Katır Birliği" idi.
Bu birlik M.S. 70 yılından beri Yahudilerden oluşturulmuş ilk “diaspora” birliğiydi. 17 Nisan 1915 günü, iki İngiliz gemisiyle Mısır’dan Çanakkale Cephesi’ne sevk edilen Yahudi Katır Bölüğü, Türklerle savaşmak üzere 25 Nisan 1915 günü Gelibolu’ya çıkmıştır.
Daha sonra İngiltere, Yahudilere yaptıkları hizmetin karşılığı olarak, 2 Kasım 1917 tarihli ünlü Balfour Deklarasyonu’yla Filistin topraklarında ilk yerleşim hakkını tanıdı. Bu olay, kutsal topraklarda yüzlerce yıl sürecek olan kan ve gözyaşı dolu sorunlar yumağının başlangıcını oluşturdu. İşte bu birlik, bugünkü İsrail ordusunun kurulmasının ilk adımını oluşturmuştur. Bu askeri birlik; yaklaşık 2000 yıldan bu yana Yahudi tarihinin “bir savaşa katılan ilk askeri birliği” olmuştur. Ayrıca Hıristiyanlık çağında Hıristiyanlarla birlikte aynı cephede müttefik olarak savaşan ilk birliktir.
Kahraman Bir Subay:
Bilindiği üzere Çanakkale Savaşı’nın kara muharebeleri bölümüne damgasını vuran ve Mustafa Kemal’in yıldızını parlatan olayların en önemlisi, yarbay rütbesindeki Mustafa Kemal’in kendi inisiyatifini kullanarak, ihtiyatta bulunduğu halde, kendi birliklerini düşmanın çıkarma yaptığı Conkbayırı/Kocaçimentepe bölgesine sevk etmesi ve düşmanı karşılaması olayıdır ki, Mustafa Kemal bu emrini verdiğinde asıl çıkarma bölgesinin neresi olduğu henüz bilinmiyordu.
Eğer Mustafa Kemal bu kararında yanılsaydı veya başarısız olsaydı, muhtemelen idam edilecekti ve bugün bir Atatürk’ten değil, belki de hain bir Osmanlı subayından bahsediyor olacaktık. Oysa Mustafa Kemal bu inisiyatifi üzerine alırken; engin askeri bilgisi, üstün bir muhakeme yeteneği ve isabetli sezgilerinin yanı sıra, muhtemelen kendisine ulaştırılan önemli bir bilgiye de güveniyordu. Mustafa Kemal aslında tam olarak ne yaptığını biliyordu. Çünkü “Selanik bölgesinden gelen bir Teşkilat-ı Mahsusa elemanı İngiliz ve Fransızların Kumkale ve Seddülbahir’e yapacakları çıkarma hareketlerini teferruatına kadar öğrenmiş, karargâh merkezine bildirmişti.” Belki de onun için Mustafa Kemal; 57. Alayın Subaylarına hitaben rahatlıkla “Düşman karaya çıkmıştır. 9. Tümen Seddülbahir ve civarında çarpışmaktadır. Gecikmek, büyük bir felaketle sonuçlanabilir. Her türlü sorumluluğu üzerime alıyorum. Ağır batarya ve süvari bölüğüyle birlikte hemen Kocaçimen Tepesi’ne doğru harekete geçmenizi emrediyorum” diyebilmiş, sonuç olarak büyük bir felaketi önlemiştir.
Geçilmez Çanakkale:
Aslında, Çanakkale hiçbir şekilde geçilmedi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Çünkü savaş sırasında Boğaz’dan geçebilen bazı İngiliz, Fransız ve Avusturalya denizaltıları İstanbul’a kadar ulaşabilmiştir. Bu denizaltılar; İstanbul-İzmit demiryolunu tahrip etmiş, sahildeki Zeytinburnu Askeri Fabrikasını topa tutmuş ve Tophane rıhtımında asker bindiren Türk gemilerine torpille saldırmışlardır. Bu denizaltılardan en ünlüsü Kaptan Stoker’in AE-2 denizaltısıdır. Çünkü bu Avusturalya denizaltısı, itilaf devletlerinin savaşma azminin kırıldığı ve Churchill’in Çanakkale’den çekilme kararı almak üzere olduğu bir zamanda, Çanakkale Boğazı’nı ilk defa geçmeyi başaran denizaltıdır. Yüzbaşı Stoker’in bu başarısı, savaşın uzamasına ve fazladan binlerce insanın ölmesine neden olmuştur. Daha sonra bu denizaltı, Sultanhisar Torpido Botumuz tarafından vurulmuş ve bütün mürettebatı da esir alınmıştır.
Müstecip Onbaşı:
Yine, Çanakkale Savaşında görev alan bir onbaşı olan Koca Seyit’in insanüstü bir gayretle kaldırdığı tam 270 kiloluk top mermisi ve savaşın değişen kaderi bilinir. Ama attığı tek bir mermi ile bir düşman denizaltısını esir alan başka bir onbaşımız pek bilinmez. Bu onbaşımızın adı Müstecip’tir. Gelibolu, Dünya harp tarihinde atılan tek bir mermi ile koca bir denizaltının esir alındığı tek yerdir. Çanakkale Savaşı sırasında; Çanakkale Boğazından Marmara Denizine girmeyi başarmış olan bir Fransız denizaltısı, Marmara’dan geriye dönerken sahildeki bir topçu bataryamız tarafından görülmüş ve bataryada görevli Onb. Müstecip tarafından atılan tek bir mermi ile periskobundan vurularak teslim alınmış ve adı Müstecip olarak değiştirilmek suretiyle Türk donanmasına katılmıştır. Bu denizaltının adı ise çok manidar bir şekilde Turquois (Turkuaz)’tir.
Kim Medeni, Kim Barbar?
Çanakkale ve Gelibolu Yarımada’sı birçok ilkin gerçekleştiği enteresan bir coğrafyadır. İngiliz ve Fransız donanmaları Çanakkale Savaşına kadar olan 200 yıl boyunca hiç yenilmemiştir. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi donanması olarak bilinen ilk yenilmez armada, 18 Mart 1915'te burada yenilmiştir. İlk uçak gemisi (Ark Royal), ve ilk balon gemileri Çanakkale Savaşı'nda kullanılmıştır. Çağdaş savaş gücü ile uygulanan ilk amfibi harekât Çanakkale Savaşı sırasında Gelibolu Yarımadasında gerçekleştirilmiştir. İlk kimyasal silah deneyimi de Çanakkale savaşlarında gerçekleşmiştir. İngiliz Deniz Bakanı Churchill “Türklere zehirli gaz atalım” önerisi getirmiş Lordlar kamarasında insanlık suçu tartışmaları üzerine Churchill, yaptığı teklifin uygun olduğu konusunda ısrar etmiş ve ek “Türkler insan değildir ki!” demiş ve toplantıdan kısa bir süre sonra, içi zehirli gazlarla dolu variller Çanakkale’ye doğru yola çıkarılmıştır.
Şimdi de ilgi ve bakışlarımızı, “Centilmen!!!” İngilizler tarafından Çanakkale’de esirlerimize reva görülen insanlık dışı uygulamalara çevirelim. Kendilerini dünyaya medeni bir millet olarak takdim eden İngilizler (bu nasıl bir medeniyetse); Çanakkale Savaşı sırasında kendilerine esir düşen 100 kadar Türk askeri ile 2 Alman askerini, esir tutuldukları barakanın üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle, 08 Ağustos 1915 tarihinde diri diri yakmışlardır. Mehmet Akif’in dizelerinde “ Hani taunada züldür bu rezil istila” dediği bu rezilliğin Hitler’in yaptığından aşağı kalır yanı var mıdır?
Anzak Tümeni içerisinde bir savaş muhabiri olan Charles Edwin Woodrow Bean, günlüğünden edinilen bilgilere göre, bakın bu yakılma olayını nasıl anlatıyor: Tarih 8 Ağustos 1915 "Bugün Pazar. Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu... Bugün hayatımda gördüğüm en alçakça davranışlardan birine şahit oldum. Sığınağımın hemen karşısında 100 kadar Türk ile 2 Alman esirin barındığı tutukevinin çevresine benzin döküp tutuşturuldu... Türklere çok yakın gelen dev alevler karşısında zavallı esirler tutukevinin en uç köşesine üşüştüler ama acı akıbetten kurtulamadılar... Bu görüntüyü seyredip gülüşenler arasında İngilizler de Avustralyalılar da vardı. Bu işi yapanların ağzını burnunu dağıtacak onurlu bir kişi yok muydu acaba? Aynı iş dün de yapılmıştı çünkü... Bu esirlere yapılan muamele insanın yüzünü kızartacak derecede. Oysa bildiğimiz kadarıyla Türkler esir düşen asker ve subaylarımıza olağanüstü iyi davranıyorlar..." Bean'in yazdıklarından bu yakma olayının tek olay olmadığı da anlaşılıyor. Çünkü "Aynı iş dün de yapılmıştı" diyor.
Oysa aynı dönemde bu İngiliz milletinden alınan esirlere, büyük Türk milleti bırakın aynı muameleyi, benzerini bile yapmamıştı. Kutülamare’de esir edilen 14.000 civarındaki yorgun İngiliz askerinin, geri bölgeye yürütülerek nakledilmesine gönlü razı olmayan Halil Kut Paşa; esirlerin gemi ile nakledilmesini düşünmüş, fakat kömür yokluğundan bunu yapamamış ve İngiliz Tahliye Ordusu Kumandanına bir mektup yazarak ihtiyaç duyulan kömürün verilmesini İngilizlerden istemişti. Cevap ilginçti: “Bu kadar necip bir düşmanla çarpışmış olmaktan müftehiriz ancak, harp halinde olduğumuzdan size kömür göndermemize maddeten imkân yoktur.” Yine aynı dönemde Eskişehir’deki ve diğer yerlerdeki esir kamplarında bulunan İngiliz esirlerine verilen maaş, İngilizlerin Türk esirlere verdiği maaştan daha fazlaydı. Aynı İngilizler savaşta bil asla vurulmayacak olan hastanelere bomba atmaktan da çekinmemiş, yaralı olan askerlerimizin bulunduğu hastanelerde “hilali ahmer” (kızılay) ambelemi olmasına rağmen yine de hem karadan hem havadan bombalanmıştır. Ama maalesef tarih bunları “Medeni”, Türkleri ise “Barbar” nitelemesi ile kaydetmeye devam etmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çanakkale’de hayatını kaybeden itilaf devletleri askerleri için söylediği şu veciz söz necip Türk milletinin alicenaplığını ortaya koymaktadır. “Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat, rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır”.
Yine manası tam anlaşılamamış bir konuyu ele alarak yazımıza son noktayı koyalım. Yıllardır dilimize dolanan ve neredeyse hepimiz tarafından bilinen güzel bir Tokat türküsü vardır. Türkünün adı “Hey 15’li Türküsü ”dür. Bu Tokat türküsünü maalesef milletimizin büyük çoğunluğu oyun havası olarak bilmekte ve hatta bu türkü eşliğinde oynayıp göbek dahi atmaktadır. Oysa bu yürek yakan türkü; Rumi takvime göre, 1315 doğumlu olan ve Çanakkale Cephesi’ne gidip bir daha geri hiç dönemeyen 15’lilerin, hazin hikâyesini anlatan hüzünlü bir türküdür. Hazin bir hikâyeyi, derin bir hüznü ve büyük bir yürek yangınını anlatan bu türkü eşliğinde, neşe içinde göbek atmak ne kadar doğrudur, yapılan iş olayı bilmemek ve manasını anlamamak değil de nedir?
Sonuç olarak, Türk ve Dünya tarihinin en kanlı muharebelerine sahne olan Çanakkale Savaşı bu topraklarda yapılmış ve Müslüman Türk milleti Gelibolu’nun bağrına “Çanakkale Geçilmez!” gerçeğini kanıyla ve canıyla yazdırmıştır. Bu olay tarihte bir ilktir ve başkaca geçilmez bir kale de yoktur. Bu eşsiz Türk destanı ile ilgili bilinmeyenleri gelecek kuşaklara aktarmak da her Türk evladının asli vazifesidir. Allah onlardan razı olsun.
“Ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber.”
ÇANAKKALE'DE ŞEHİT OLAN GEYVELİLER
S.NO | ADI | BABA ADI | LAKABI | DOĞUM TARİHİ | İLÇE | BUCAK | KÖY | ŞEHADET YERİ | BULUNDUĞU ŞEHİTLİK | ŞEHADET TARİHİ |
1 | ABDULLAH | HÜSEYİN | 1893 | GEYVE | MERKEZ | SARIGAZİ | ŞAHİN MINTIKASI | 22.08.1915 | ||
2 | AHMET | MUSTAFA | GÖLOĞULLARI | 1891 | GEYVE | HİLAL-İ AHMER TAKSİM HASTAHANESİ | 24.06.1915 | |||
3 | AHMET | MEHMET | KIRMIZIOĞULLARI | 1891 | GEYVE | KUMKALE | 13.02.1915 | |||
4 | ALİ | FERHAT | SARIOĞULLARI | 1893 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 6.03.1915 | |||
5 | ALİ | HASAN | 1882 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 20.07.1915 | |||
6 | ALİ | MEHMET | KAHYAOĞULLARI | 1886 | GEYVE | DOĞANÇAY | AKINCI | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 00/00/1915 |
7 | ALİ | MEHMET | 1887 | GEYVE | CENUP GRUBU SEVK MECRUHİN HASTAHANESİ | 16.10.1915 | ||||
8 | ALİ | HASAN | BOZACIOĞULLARI | 1886 | GEYVE | MERKEZ | SARAÇLI | İNEBOLU HASTAHANESİ | 25.01.1916 | |
9 | ALİ | ALİ OSMAN | 1894 | GEYVE | KİRTE'DE | 27.08.1915 | ||||
10 | ALİ | MEHMET | 1885 | GEYVE | MERKEZ | ILICAKÖY | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 17.04.1915 | ||
11 | ALİ | RECEP | 1892 | GEYVE | DOĞANÇAY | NURUOSMANİYE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 9.04.1915 | ||
12 | ALİ | MOLLA HASAN | 1881 | GEYVE | MERKEZ | BURHANİYE | TEKİRDAĞ MERKEZ HASTANESİ | 3.03.1915 | ||
13 | ALİŞAN | RAŞİT | 1886 | GEYVE | MERKEZ | HACIOSMANLAR | TRİYANDAFİL ÇİFTLİĞİNDE | 19.04.1915 | ||
14 | ARİF | HÜSEYİN | 1886 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 18.02.1915 | ||||
15 | AZİZ | FEYZİ | BEKİROĞULLARI | 1891 | GEYVE | MERKEZTEPE | 6.03.1915 | |||
16 | AZİZ | MEHMET | GEYVE | AKBAŞ HASTAHANESİ | 26.05.1915 | |||||
17 | BİLAL | İBRAHİM | 1876 | GEYVE | KEREVİZDERE | 17.04.1915 | ||||
18 | CEMİL | MEHMET | 1888 | GEYVE | MERKEZ | UMURBEY | ŞİMAL GRUBU AĞIR MECRUHİN HASTAHANESİ | KOCADERE HASTANE ŞEHİTLİĞİ | 5.07.1915 | |
19 | DAVUT | MEHMET | 1883 | GEYVE | KALE MERKEZ HASTAHANESİ | 3.06.1915 | ||||
20 | DAVUT | HASAN | SİROZMUHACİRLERİ | 1878 | GEYVE | MEYDAN HARBİ | 18.10.1915 | |||
21 | ESAT AHMET | MEHMET | KOCABIYIKOĞULLARI | 1891 | GEYVE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 25.05.1915 | |||
22 | GANİ | MEHMET ALİ | 1886 | GEYVE | DOĞANÇAY | AKINCI | ANAFARTALAR MUHAREBESİ | 25.05.1915 | ||
23 | HALİL | AHMET | 1886 | GEYVE | MERKEZ | ÇİNE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 6.03.1915 | ||
24 | HALİL | AHMET | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 19.02.1915 | |||||
25 | HALİL | YUNUS | 1892 | GEYVE | 11.FIRKA CENUP GRUBU AĞIR MECRUHİN HASTA | 19.09.1915 | ||||
26 | HALİL | AHMET | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 19.02.1915 | |||||
27 | HALİT | NURİ | YAZICIOĞULLARI | 1890 | GEYVE | KUMKALE | 13.02.1915 | |||
28 | HASAN | ALİ | 1880 | GEYVE | 5.KOLORDU MERKEZ ASKERİ HASTAHANESİ | 27.09.1915 | ||||
29 | HÜSEYİN | ALİ | 1888 | GEYVE | MERKEZ | BOZÖREN | GÜLHANE HASTAHANESİ | 18.11.1915 | ||
30 | HÜSEYİN | MEHMET | 1890 | GEYVE | KUMKALE MUHAREBESİ | 13.02.1915 | ||||
31 | HÜSEYİN | HASAN | 1889 | GEYVE | MERKEZ | MENEKŞEORUÇ | PANGALTI HASTAHANESİ | 5.09.1915 | ||
32 | HÜSEYİN | HASAN | 1894 | GEYVE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 11.09.1915 | ||||
33 | HÜSEYİN | MEHMET | 1890 | GEYVE | MERKEZ | İHSANİYE | SIĞINDERE'DE | 22.04.1915 | ||
34 | HÜSEYİN | MEHMET | GEYVE | KUMKALE | 13.02.1915 | |||||
35 | İBRAHİM | HÜSEYİN | 1884 | GEYVE | CENUP GRUBU AĞIR MECRUHİN HASTAHANESİ | 7.06.1915 | ||||
36 | İBRAHİM | HÜSEYİN | 1876 | GEYVE | GÜMÜŞSUYU HASTAHANESİ | 15.03.1915 | ||||
37 | İBRAHİM | MUSTAFA | HACIOSMANOĞULLARI | 1894 | GEYVE | KİRTE HARBİNDE | KOCADERE HASTANE ŞEHİTLİĞİ | 8.10.1915 | ||
38 | İBRAHİM | TAHİR | 1888 | GEYVE | KUMKALE | 13.02.1915 | ||||
39 | İBRAHİM | MEHMET ALİ | EKMEKCİOĞULLARI | 1888 | GEYVE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 24.02.1915 | |||
40 | İBRAHİM | MEHMET ALİ | 1887 | GEYVE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 6.03.1915 | ||||
41 | İSMAİL | İDRİS | 1886 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 6.04.1915 | |||
42 | İSMAİL | EMİN | 1881 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
43 | İSMAİL | HASAN | 1887 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
44 | İSMAİL | HALİL İBRAHİM | 1894 | GEYVE | MEYDAN HARBİ | 14.10.1915 | ||||
45 | İSMAİL | AHMET | 1888 | GEYVE | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 17.04.1915 | ||||
46 | İSMAİL | MEHMET | 1894 | GEYVE | SEVK MECRUHİN HASTAHANESİ | 6.09.1915 | ||||
47 | İSMAİL | MEHMET | 1893 | GEYVE | MEYDAN HARBİ | 4.09.1915 | ||||
48 | İSMAİL | MUSTAFA | 1889 | GEYVE | TAŞKIŞLA HASTAHANESİ | 7.12.1915 | ||||
49 | KADİR | MEHMET | 1887 | GEYVE | MERKEZ | KARACAÖREN | ŞEHİR EMANETİ HASEKİ HASTAHANESİ | 16.04.1915 | ||
50 | KADİR | NAZİR | 1883 | GEYVE | 11.11.1916 | |||||
51 | KASIM | MEHMET | 1887 | GEYVE | MERKEZ | KOZAN | KIRMIZISIRT MUHAREBESİNDE | KOCADERE HASTANE ŞEHİTLİĞİ | 26.05.1915 | |
52 | KASIM | MEHMET | 1889 | GEYVE | SIĞINDERE'DE | KARAYÖRÜK DERESİ ŞEHİTLİĞİ | 22.04.1915 | |||
53 | MAHMUT | HÜSEYİN | HACIMEHMETOĞULLARI | 1889 | GEYVE | KEREVİZDERE | 17.04.1915 | |||
54 | MEHMET | HURŞİT | 1886 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | 57. ALAY ŞEHİTLİĞİ | 00/00/1915 | |||
55 | MEHMET | İSMAİL | 1890 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
56 | MEHMET | MUSTAFA | 1884 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
57 | MEHMET | İBRAHİM | 1884 | GEYVE | MERKEZ | ILICAKÖY | BÜYÜK ANAFARTALAR MUHAREBESİ | AĞADERE ŞEHİTLİĞİ | 2.10.1915 | |
58 | MEHMET | MUSTAFA | BERBEROĞULLARI | 1889 | GEYVE | HİLAL-İ AHMEROĞLU HASTAHANESİ | 5.06.1915 | |||
59 | MEHMET | FEYZULLAH | 1894 | GEYVE | DOĞANÇAY | ÖRENCİK | MEYDAN HARBİ | 5.09.1915 | ||
60 | MEHMET | HALİL | 1891 | GEYVE | MERKEZ | SÜTALAN | ŞEHİTLER SIRTI | 18.09.1915 | ||
61 | MEHMET | HALİL | 1893 | GEYVE | TRİYANDAFİL ÇİFTLİĞİNDE | 17.04.1915 | ||||
62 | MEHMET | İBRAHİM | KARA HAKKI OĞULLARINDAN | 1878 | GEYVE | 11.FIRKA SEYYAR HASTAHANESİ | 8.08.1915 | |||
63 | MUHSİN | MEHMET | 1886 | GEYVE | MERKEZ | BOZÖREN | AZMAK DERE MUHAREBESİNDE | 7.08.1915 | ||
64 | MURAT | ARİF | 1889 | GEYVE | DOĞANÇAY | AKINCI | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 19.06.1915 | |
65 | MUSTAFA | HASAN | 1887 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
66 | MUSTAFA | AHMET | 1878 | GEYVE | MERKEZ | AYGIRLAR | DÜZTEPE | 26.05.1915 | ||
67 | MUSTAFA | HÜSEYİN | HOCAOĞULLARI | 1894 | GEYVE | KİRTE'DE | 8.09.1915 | |||
68 | MUSTAFA | AHMET | 1876 | GEYVE | TRİYANDAFİL ÇİFTLİĞİNDE | 17.04.1915 | ||||
69 | OSMAN | MAHMUT | 1885 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 6.04.1915 | |||
70 | OSMAN | MEHMET | 1886 | GEYVE | MERKEZ | MENEKŞESOLAK | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |
71 | OSMAN | OSMAN | 1884 | GEYVE | BÜYÜK ANAFARTALAR MUHAREBESİ | AĞADERE ŞEHİTLİĞİ | 3.10.1915 | |||
72 | OSMAN | HACI AHMET | 1879 | GEYVE | TUZLA HASTAHANESİ | 22.03.1915 | ||||
73 | ÖMER | ÖMER | 1894 | GEYVE | KALE-İ SULTANİYE MERKEZ HASTAHANESİ | 12.11.1915 | ||||
74 | ÖMER | HÜSEYİN | İMAMOĞULLARI | 1894 | GEYVE | MERKEZ | DEMİRLER | KİRTE'DE | 3.09.1915 | |
75 | RAİF | MEHMET | 1892 | GEYVE | MERKEZ | UMURBEY | ANAFARTALAR MUHAREBESİ | 24.09.1915 | ||
76 | RASİM | ALİ | 1893 | GEYVE | TRİYANDAFİL ÇİFTLİĞİNDE | 22.04.1915 | ||||
77 | RIZA | HASAN | ÇAYIROĞULLARI | 1890 | GEYVE | DOĞANÇAY | FINDIKSUYU | SEDDÜLBAHİR MUHAREBESİ. | 18.08.1915 | |
78 | SALİH | MEHMET | 1886 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 5.04.1915 | |||
79 | SÜLEYMAN | İSMAİL | 1887 | GEYVE | ARIBURNU MUHAREBESİ | KESİKDERE ŞEHTİLİĞİ | 7.04.1915 |
Yavuz ŞENGÜL
Eğitimci-Tarihçi Yazar
FACEBOOK YORUMLAR